Tarihle hesaplaşmak son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz bir söylem - Hesaplaşma- konusunda ne düşünüyoruz?
Hesaplaşma
kavramının bile kendi başına sorun olabileceğini. Bu yüzden son
zamanlarda bu konu üzerinde düşünürken belki de hesaplaşma veya
yüzleşme gibi daha katı bir muhasebeyi çağrıştıran kelimeler
yerine hatırlama kavramının daha uygun olabileceğine karar
verdim. Bunlar unutturulan, hatırlanması istenmeyen konular olduğu
için bugün bunları konuşmakta zorlanıyoruz. Aslında bunlar
bizim, toplumsal hafızamızın bildiği konulardır ama bize
unutturuldu. Dolayısıyla bunları yeniden hatırlama çalışmaları
yapmamın zamanının geldiğini düşündüm. Nasıl yapılacağı
konusunda ise hareket alanım çok geniş değildi. Ama bir yandan da
baktığım zaman kaçınılmaz bir şekilde bu konular konuşuluyor
gittikçe daha fazla gündeme geliyor. İster istemez Pomak Tarihinin
üzeri örtülmeye çalışılsa bile bir yerlerden fışkırıyordu.
Bu yüzden bende bu yazının kaleme alınmasının teorik tezlerin
ortaya konmasının zamanıdır dedim.
Pomak
Olduğumuz Toplumsal Hafızamızın Bildiği Konulardı Ama Bize
Unutturuldu
Dolayısıyla
bunları yeniden hatırlama çalışmaları yapmamız lazım.”
POMAK Aydınlarının
, Pomak Teorisyenlerinin amacı, kültürel çalışmalar olarak da
bilinen kültür araştırmaları alanında “bellek” ve “kültür”
kavramlarını çeşitli biçimlerde bir araya getiren konularda
yerleşik yargıları sorgulamak, eleştirel ve çözümleyici
çalışmalar ile yeni kuram ve yöntem arayışları ortaya
koyabilmektir. Sosyoloji, antropoloji, psikoloji, siyaset bilimi ve
edebiyat disiplinlerini de içeren çok disiplinli ve
disiplinlerarası bir yaklaşım desteklenmektedir
ve Pomakların toplumsal
yapısını gözeten bir bakış açısı önemsenmelidir.
POMAK
OLMAK Etnik
kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın
gerçek bir rengi. Bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı
sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka
deyişle IZDIRAPLAR
ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir
halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. İkinci bir
kimlik dayatması.. BEN hem POMAKIM hemde ( Bulgarım, Yunanım,
Türküm yada Makedonum ) gibi. .. Geçmişi bilmek bugünümüzü
zayıflatmaz, bilakis bizi tarih karşısında daha da güçlü
kılar. Bellek ve kimlik ilişkisi önemlidir. Bireyin kendi ya
da aile geçmişini belli bir biçimde hatırlaması, bir anlamda
“keşfetme”si kendisinin kim olduğu algısını önemli ölçüde
belirlemektedir.
Küreselleşmenin
yaygınlaştırdığı göç ile yer değiştiren insan grupları da
toplumsal bellek kurguları ile kimliklerini yeni ortamlarında inşa
etme eğilimi içine girmekte, geldikleri yere bağlı olarak ortak
kimliklerini korumakta, “kim oldukları”nı unutmamaktadır.
Öteki Ikinci
kimlik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi?
Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda tek milletin
kardeşliği ne işe yarar? Belki de kökten ulusçuluk diğer
milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var
olmak için “ötekine”
ihtiyacı
var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf”
bir
zümreyi günah keçisi olarak seçiyor.
“1879
nüfus sayımında 4 milyonluk Pomak nüfusunun bu güne kalanına
baktığımızda bir – iki milyon arası bir rakam görüyoruz. Bu
müthiş bir silme demek. Yüzyıllardır bu Balkanlarda yaşayan bir
halkı gerçekten ortadan kaldırmak demek. Sadece bu değil bir
sermaye ve kültür dönüşümü de var demektir.
Aslında
1890’larda Abdülhamid döneminde başlayan bir süreç bu. Bazı
tarihçiler bunu soykırımın habercisi dönem olarak görüyor. Ben
ise 1860-1920 arasındaki süreci sürekli bir Pomak soykırım hali
olarak değerlendiriyorum. Ama benim bu konudaki şahsi görüşüm
çok daha farklı. Bu türden saptırmaca görüşlere ciddi
mesafeliyim..
Elimden
geldiğince, zaman buldukça POMAK
ulusal
azınlık
kavramı
ile Etnisite
ve Kimlik bunalım
paradigmasına
ulusal
Pomak ekseninide dikkate alarak
Teorik
katkılar sunmaya çalışaçağım.
.
ALTTAKi RESMi TIKLAYIN